Akvaryumlarda
aydınlatma konusu günümüzde kişisel zevklere ve beğenilere karşı aşırı bir
duyarlılık göstermektedir. Mavi tonları sevenler, yeşil renklerin ön plana
çıkmasını isteyenler ve bunun gibi birçok görece mevcuttur.
Peki,
bunların hangisi doğru? Cevap “hiç biri” ya da “hepsi” olabilir. Başlangıçta da
söylediğimiz gibi bu konuda kişisel zevkler ön plana çıktığından şu doğrudur,
bu yanlıştır diyemeyiz. Ama tabi ki bununda bilimsel olarak doğrusu ve yanlışı
var. En azından bunlar zevk ve beğeniler gibi kişisel değil, genel kitlelere
hitap edecek ve mantıklı bir açıklaması olan uygulamalar olacaktır.
Akvaryumcumuzdan
balığımızı, bitkimizi ve gerekli ekipmanlarımızı alırız. Akvaryumumuzun
dekorunu zevkimize göre yaparız. Ama bu noktada genelde çoğu kişinin yaptığı
hata “dekor” bölümüne ışıklandırmayı da dahil etmek olmuştur. Çoğu kişi
ışıklandırmayı akvaryum dekorasyonunun bir parçası olarak görmektedir. Evet
genel olarak baktığımızda öyle görülebilir. Hatta dekorasyonu etkileyen en
önemli yan ürünlerden biridir. Ancak kesinlikle ve kesinlikle akvaryumun ışıklandırılması
tek başına bir başlıkta toplanıp incelendikten sonra faaliyete geçirilmesi
gereken bir konudur.
Öncelikle
kendimize şu soruyu sormalıyız; ben bu kuracağım akvaryumu içindeki canlıları
sağlıklı bir şekilde beslemek için mi kuruyorum? yoksa, görsellik için, evimde/iş
yerimde misafirlerime hoş bir görüntü sunmak için mi ? Eğer ikinci seçenekse
buraya kadar okumuş olduklarınızı unutun ve yazının geri kalan bölümünü de
okumanıza gerek yok. Ama ilk seçenek sizin hobi amacınızı tanımlıyorsa buyurun
devam ediyoruz…
Doğrudan
doğruya ışık almayan fakat dolaylı olarak iyi aydınlanan bir yere
yerleştirilmiş akvaryum, güneşli günlerde günlük ışık gereksinimini doğal
ışıktan karşılayabilecektir. Fakat günler her zaman güneşli, bol ışıklı
değildir. Bunun için, özellikle bitkili akvaryumlarda günde 10-12 saatlik bir
süre ışıklandırma yapılmalıdır. Zira, bitki bakımının akvaryumun en önemli, en
vazgeçilmez unsuru olduğunu unutmamalıyız.
Su
bitkileri ışık, özellikle güneş ışığı etkisi ile asimilasyon yapabilirler ve
böylelikle büyürler. Ancak fazla ışıklandırma bitkilerin akvaryumda çok fazla
çoğalmasına neden olacaktır. Bunun yanında algler de çok fazla üreyecek bu da
oksijen tüketimini % 300 oranında arttıracaktır. Bu önemli bir tehlikedir.
Ancak bu olay bol havalandırma ile ortadan kaldırılabilir. Fazla
ışıklandırmanın bir başka tehlikesi ise bol fotosentez, bol karbonik asit
meydana gelişi ve bunun sonucunda da tehlikeli boyutta pH yükselmesidir. Asıl
tehlike budur. Çünkü oksijen azlığı zaten çalışan havalandırma ile ortadan
kalkar, ya da havalandırma az ise balıklar adeta boğuluyorum işaretini verirler
ve önlem alınır. Oysa pH yükselmesini sadece ani ve toplu ölümlerle
anlayabilirsiniz. Bu ise bir anlam ifade etmez. Zaten balıklar ölmüştür. Çünkü
akvaryum suyunun pH ölçümünü düzenli olarak yapan yok denecek kadar azdır.
Hatta bunu eğitim kurumlarındaki akvaryumlar için de söz konusu edebiliriz. Öte
yandan pH yükselmesi özellikle yumuşak sularda çok önemlidir. Akvaryum suyunun
yumuşak oluşu göz önüne alındığında bu tehlikenin büyüklüğü kendiliğinden
ortaya çıkar. Çünkü bu gibi yumuşak suların tampon özelliği de yok denecek
kadar azdır. Bu ise olası pH yükselmesinin kendiliğinden ortadan
kaldırılmasının söz konusu olamayacağı anlamına gelir. Tüm bunlar yapay
ışıklandırmanın süresi ve miktarı ile mevsimlerin ilgisinin iyi ayarlanması
zorunluluğunu ortaya koyar.
Bol ışıklı mevsimlerde, güneşli bir yerde ışığın 100.000
lux, gölgede 10.000 lux ve pencere yakınında 3.000 lux olduğunu unutmamak
gerekir. Yapay ışıklandırmada genellikle şu 3 ana kurala uyulur:
1)
Böyle bir ışık kaynağı iyi bir bitki büyümesini sağlamalıdır. Bu ışığın cins ve
miktarına bağlıdır. Yapılan araştırmalara göre bitkiler için bütün ışık
spektrumları gereklidir. Bunun yamnda özellikle kırmızı ışık, bitkiye yeşil
rengi veren klorofil oluşumuna, bitki büyümesine, bitki hücrelerinin mavi,
yeşil kısımlarının dolayısı ile bitkinin kalınlaşmasına ve çiçek açmasına
yaradığından en fazla tercih edilen ışıktır. Bunun yamnda mavi ve yeşil
ışıklarda bitki büyümesi
durur.
2)
Alg büyümesi durdurulmalıdır. Bu ise, ışık dozuna ve ışığın akvaryuma iyi
dağılmasına bağlıdır.
3)
Balıkların daha güzel görülmelerini sağlamalıdır. Bunun için çeşitli renkli
lambalar (örneğin gyro-lux lambası) kullanılır.
Güneş
ışığı birçok renkli ışığın birleşimidir (ışık tayfı). Yapay ışıklar ise sadece
bir renge aittirler. Eskiden beri normal elektrik lambası kullanılmaktadır. Bu
ampuller büyümeyi hızlandırır, takılmaları kolay olmakla beraber ışığın iyi
dağılmasını sağlayamadıkları için tercih edilmezler. Aldıkları enerjinin sadece
%5'ini ışık, geriye kalan %95' ini de ısıya harcadıklarından, tüketimleri fazla
olur. Çünkü eşdeğerde aydınlatma için daha çok ampul kullanmak gerekir. Bunun
için watt cinsiden değerleri büyük olmak zorundadır. Bu ise istenilmeyen bir
durum olan "fazla alg çoğalması" na neden olacaktır. Bunlar
kullanılırken küçük wattlı olanları bir kasa içine ve çok sayıda bir reflektöre
monte edilir. Böylelikle ışığın daha iyi dağılması sağlanır. Fakat bu
ampullerle ancak fazla derin olmayan (30-35 cm.) akvaryumlar aydınlatılabilir.
Bunun yanında reflektörler çok ısı verdiklerinden suyun hemen üstüne monte
edilmezler. Daha çok yanlara yalan yerlere takılırlar. Bu arada reflektörle
akvaryum arasında bir aralık kalmasına özen gösterilir.
Floresan
lambaları ışığı daha iyi dağıttığı ve 25 watt lığı 75 watt lık kadar ışık
verebildiği için ekonomik açıdan da tercih edilir. Hem ısıtıcı hem de ışık
verici lambalar son zamanlarda sık kullanılmaya başlanmıştır.
Boru
tipi lambaların boyu ile kuvveti arasında bir ilgi vardır. Esas sorun, lambanın
boyunun ve adedinin tespitidir. Burada en önemli etkenlerden birisi derinlik
arttıkça ışık şiddetinin de azalmasıdır. Berrak ve temiz bir su 30 cm.
derinlikte verilen ışığın takriben %50'sini absorbe eder (emer). Turba ile
filtre edilmiş bir suda emilen miktar %70 olacaktır. Bulanık bir suda ise daha
da fazla olacağım hesap etmek gerekir. Işığın emilerek kaybolması ışık
kaynağından uzaklaşmaya bağlı olduğu kadar, filtre etmenin sıhhatine de
bağlıdır. Yukarıdaki örnekten de anlaşılacağı üzere, iyi filtrasyon, ışığın
daha az kaybına neden olacaktır. Pratik olarak ışık miktarını şöyle ayarlayabiliriz;
dm2 başına normal elektrik lambasında 2 watt, flüoresansta 2/3 watt, 30 cm.den
daha derin ve suları sararmış akvaryumlarda bu miktar arttırılabilir. Işık
fazla ise suda derhal algler çoğalacaktır. Bu ise bize en iyi bir işaret ve
"ışığı azalt" komutudur. Akvaryum derinleştikçe üzerine konulacak
boru lambanın boyu da arttırılmalıdır. Akvaryum derinleştikçe üzerine konulacak
boru lambanın boyu da arttırılmalıdır. Akvaryum genişliğinin her 20 cm. si için
bir boru lamba konulursa çok iyi sonuç verir. Bu boru lambalar bir kaset içinde
akvaryumun üst kenarından 1 -2 cm. yüksekte ve akvaryumu örten bir örtü
şeklinde konulur. Su damlacıkları boruya değerse burada alglerin toplanmasına
ve lambanın o kısmının kararmasına neden olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder